Soaydiniz denizse derin olsun bence adi ya. Derin deniz.

bahar daha güzel.

özgür deyince aklıma kaba saba bir adam geliyor. hiç kadınsı bir isim değil. baharın söylenişi hiç de kaba değil. özgür kaba asıl :)

Seçtiğiniz isim kombinasyonuna defne daha çok yakışıyor, büyük ünlü uyumu ve ortak harflerden dolayı.

Özgür-bahar-deniz yanyana hiç olmuyor

derya deniz..

Ben bahar ismini çok severim. Defne de güzel ama dediğiniz gibi sokaktaki 5 çocuktan 3unün ismi defne.

derya denizde süper isim lan valla. bide özgür koymayın ya söylemezsem içimde kalır valla. kırıyosam kusura bakmayın ama erkek ismi bu direk. hayatımda 1 tane falan kız özgür görmüştüm :(

eylül
bahar
derya deniz

güzel isimler bak.

özgür koymayın sıkıntı çeker kız ileride eski kız arkadaşımdan biliyorum..

özgür erkek ismi kesinlikle koymayın. bahar ismi daha güzel. defne bu dönem çok konuldu. bahar iyidir.

eylül çok lan. herkes eylül koyuyor.

önerdiklerinizden defne'yi daha çok beğendim. ama 2 isim ve ikişer hece çok uzun bir isim oluyor. illa ikinci isim koyacaksanız tek hece ya da 3 harfli isimlere bakın bence (ece'yi çok severim mesela. o da 2 hece ama 3 harf. ayrıca özgür e. deniz de olur)

özgür bence çok güzel. Yanına defne yakışır

türkce karakter içeren isim koymam ben olsam cocuguma. defne güzel. soyadla uyumlu olsun derseniz derin güzel. cocuk yarın buyuyup yurt dısında okusa yasasa ozgur diyecekler. ne gerek var.

defne isminden kaçınacağım ben, zira yunan'da hikayesi meşhur daphne'den geliyor. daphne, cinselliği reddedip tanrılardan peşindeki apollo'dan kurtulmak için çare isteyen ve bunun sonucunda ağaca dönüşen bir karakter. yetişkinliğe adım atmayı reddedişi, bir ot/ağaç gibi hareketsiz yaşamayı hatta bitkisel hayatı ifade ediyor. yani büyümeyi, yetişkinliği, cinselliği reddedersen, hareketsiz, yarı ölü bir hayata mahkum kalırsın gibi bir hikayesi var. yani özgür defne büyük bir ironi barındıracak içerisinde bana kalırsa. bu yüzden bahar'ı tercih ederim. ismin içerisinde a gibi güçlü seslerin olmasını da önemsiyorum ben şahsım adına.
karar sizin tabi her halukarda :)

yeni nesil şekilli bi kahveci
hipster bi barista da koydun mu başına yürürsün

şık bir restaurant gidermiş buraya. hafta sonu da canlı bir yer ise şukela. ama pastane de iyi fikir.

take away satışı olan kaliteli bir kahveci + 1

Abi orası Molla Feneri Caddesi, oranın insanına hipster cafe gitmez. Cafe iyi fikir ama muhafazakar cafe olsun.

take away +1

lezzetli bir menemenci de olur. hafif atıştırmalık babında. alternatif yemek anlamında ya da...

kahvede yaratıcı olun. kişiye özel bir fikir geliştirebilirsiniz belki.

bir de müşterileri önemseyin. memnuniyet insanı 2.3. kez ve defalarca oraya geri getirir :)

Barista da ağzı laf yapan biri olsun.

Lezzetli öğle yemeği servis eden orta pahalılıkta. Hipster baristayla ancak Karaköyde iş yaparsın. Sadece kahve satmak için de çok geniş bir yer.

Fotoğrafı açmamıştım.

Şimdi baktım. Kesinlikle kafeterya ya da klasik pastane.

öğlen atıştırmalık bir şeyler de çıkaran (salata, sandviç, çorba tarzı) pastane kafeteriya tarzı bir yer.

kahve dukkanindan 10k kira çıkar mi emin değilim.
bölge aynı zamanda turizm bölgesi ancak turist güzergahı için biraz kenarda kalıyor, bu kirayı ya turiste hitap eden hediyelik esya dükkanı çıkarır yahut cok çılgın kar marji olan unlu mamuller dükkanı.
sabah sandvic, borek poğaça ivir zıvır, sabah servisinin ardindan atistirmalik bakery ürünleri çıkar tezgaha. bu saatlerde kahve dahil edilebilir olaya işte.

ayrıca şöyle bir gözlemim var; yakinda sapa bi yere kurulu migros var, geçen yıl her akşam bi satış fişi alırdım oradan, ortalama musteri sayisi 300'u gecmezdi.
boş yere yer işgal eden manav reyonunu kaldırıp mini bi firin koyup sıcak bir kaç ürün satmaya başladılar.
borek, poğaça, tart, cupcake felan. müşteri sayısı direkt 1000'e fırladı. ve bu mecburiyet çünkü öyle sapa ki..

bilemiyorum altan, valide sultan'a o arsayı sattirmam lazim :p

çok masalı, ucuz sulu yemek konseptli self servisli balkan lokantası gibi bir şey olabilir. müşteri devir hızı fazla olur, elemanı da paket servis bölümüne kaydırarak ekstra masraf yapmazsın.

Oradan en iyi davetiyeci olur.

Dukkana gore is bicmek genelde riskli yontemdir,bildiginiz ise gore dukkan bulsaniz daha guzel olur.bu dukkan yokusun bitiminde asagidan yukari cikanin nefeslendigi,terledigi yer genelde bu noktada mola vermezler,asagiyi kaybettik,sultanahmetten gelip nuruosmaniye ye giden bi ust yoldan duz gider bu da gitti.geriye bir tek turkocagi caddesine giden gelenler kaldi,onlarda esnaf agirlikli ,birazda turist.iran konsoloslugunun sana faydasi yok,cevre dukkanlara goz at,turstik esya,kitapvs satisi kurtarir mi bak.10 lira buyuk para,

@cizgilipijama, migros'un olayını tespit edene kadar bende böyle soylerdim. ki orası yokuşun tam ortasi.
unlumamul öncesi ve sonrasını bizzat takip ettim arada devasa bir fark var.
turist için dediğin doğru, kapalicarsi/nuruosmaniye tarafina çıkmak için greens marketin olduğu caddeyi kullaniyorlar.

bu yüzden hesaba turist dahil etmedim. dikilitas'ta darphanenin altinda simdiki sinpas binaninin hemen karşısında köhne bi mr. cookie vardi, efsane lezzetleri vardı ve taş gibi ayakta kalabiliyordu.
kendimi bildim bileli hizmet sektöründeyim ve sinifina göre müşteriye nasıl hitap ediliri gercekten iyi bilirim. bu konuda kendime güveniyorum.
su an ihtiyacım olan sağlam bi fizibilite yöntemi, müsait bir günümde sabah 6'da yanan milli eğitim binasinin önüne sandalyeyi atıp orada akşama dek gozlemlemeyi düşünüyorum.

trafik yoğun bir bölge olması, yolun her iki kenarinda araçların park halinde olması handikap olabilir ancak bu bölgede dükkan önünü isparktan kiralayabiliyorsun, sura hotel su an izin cikarmak üzere, milli egitim binasının inşaatı bu yüzden durdu. orası çalışmaya başlayınca oradaki araçlar da ortadan kalkacak.
v.s v.s

elbet baliklama atlayıp sazanlik edecek degilim ama su an artilar eksilerin önünd benim için.

koltuk meyhanesi

mevkiyi bilmiyorum ama bana da güzel bir kahveci olur gibi geldi. zaten yeni nesil kahvecilerde butik bir pastanede sattığın ürünleri satabiliyorsun.

Esnaf lokabtasi stayla ama beyaz ortulu

la noix +1

Ben sana yazarken sen ek yazmisin ben onlari gormemistim asagi yukari ayni seylerden bahsetmisiz,sende olanin bitenin farkindasin.

Migros olayina gelince evet fis sayisi artmis olabilir ama cirosu ne?,yi bir mudurle,ufak oyanamalarla perakende de farklar yaratabilmek mumkun,birazda degisen karekter.eskiden defterdarlik emniyet matbaa kagitci denkleminden tamamen turistik bolgeye donus,arap turistler,yuzlerce yeni otel,inanilmaz yatirim.

Ben sana 10 cok diyorum isinin cirosunu bilen adama anlam ofade etmez.en son ornegini garip bir kiraya evet diyen tavuk donercide gordum.adam 5 liraya menulerle 25 k kiraya evet dedi.dedim ki ben net gerizekaliyim,hesaptan kitaptan anlamiyorum.

Iyice incele bolgeyi cevre kiralarina bak,is ne durumda ona gore kararini ver.

kanka, sapa dediğin migros cağaloğlu'nun göbeğinde yalnız, ayrıca marmaray çıkışında. turist güzergahı olmayabilir ama hafta içi oranın memuru yeter onlara. ek olarak yeni açıldığından yeni yeni alışıyoruz, zira alt sokakta şok ve karfur da var biliyorsun, milletin ayağı oraya alışıktı.

valla motor servisi kuvvetli bi dürümcü açarsan iyi iş yapacağını düşünüyorum. çünkü sultanahmet civarındaki büfe ve kafeler iş yoğunluğu gerekçesiyle servis yapmıyorlar. sen o konumda ne açarsan aç, kahvaltı ve öğle yemeğine çalışacaksın, orası kesin. akşamları ve haftasonları ölü oralar malum. pastanenin getirisi ne olur bilmem ama 1 tl'ya poğaça satmaktansa 10-15 tl'ya öğle yemeği satman daha mantıklı bence.

Adamlarda 3.dunya ulkelerinde gorulmeyen hastaliklar portledi

onların aşı gündemi bizdeki türban gündemi gibi, ara ara hortlatıyorlar.

pek çok ivy league ve muadili yerde okuyan arkadaşım var. lise kaynaklı. gitmeden zorlandılar elbet, sınavlar bi yandan extracurricular şeyler bi yandan. gittikten sonra da sürekli sunum sürekli paper hazırlama. bence üniversitede bu kadar "ödev" verilmemeli. ama adamlar 10 numara dersler de aldılar.

epey bi var hiç bir yerde bişey olamayan boğaziçinde koçta hoca bizimkiler.
bölümün yarısının Aziz Sancar'la fotosu vardı bugün facebook'umda :)
kimin ne olacağı lisedeyken belliydi

arkadasının kınasına gidion. teyzeciö valla yaşın var işte. leblebi de gömdün ömü?

koş. 8:den sonra yeme.

@matilda, buradaki okuzlerin yanitlarina bakma lutfen. su baslikta yazilanlar ne kadar dogrudur bilemeyecegim ama bir goz at:

(bkz: bacakları inceltmek için yapılması gerekenler)

Tatlıyı böreği bırak

pilates

pilates +1
thigh gap yapmak için egzersiz önerileri var nette bi sürü. genel olarak onları yapman lazım

20 plaka pamukkaleler iyiydi en son ama bu 3 sene onceki bilgi :/

Valla o hatta biraz sans isi

bi ara bu otobus firmalari kutu falan kargo olarak aliyordu, musteri otobuse binmeden. hala yapiyorlarsa valizleri otobuse verip, kendin ucakla gidebilirsin.

@wpi gar eski yerine tasinmadiysa denizli icin zorlar. Hem otogar hem hava alani epey sehir disinda

@la noix Deme ya :( Uçakta Pegasus kullanıyordum 1 saatlik yolculukta fazla lükse gerek yok diye ama bu otobus sonuçta kaç saatlik yol...

@wpi yasaklanmış o yapmıyorlarmış artık :/

ulusoy ya da kamil koç ile çok değişik şehirler arası yolculuklarım oldu diğerlerine göre iyidir ama bazen eski kötü bir araca denk gelebilirsin. otobüs seçme şansın varsa sen seç tek koltuklu olanlar iyiydi .

@Devilone ikisininde Denizli için seferi yokmuş :(

çok fantastik olmazsa ;trenle eskişehir e geçebilirsin denizli den oradan da hızlı trenle istanbul

ptt kargoya ver valizini, zaten çok ucuza geliyor. kendinde uçakla rahat rahat git.

bizim sistem ezber sistemi. kitaplarca konu yığılıyor. onlarda ise daha çok mantık tutturulmaya çalışıyor.

bana da garip geliyor kitabı açıp bakabileceğim bi formülü neden ezberlemem gerekiyor? önemli olan o formülü nasıl kullanacağımı yorumlayacağımı bilmek değil mi?

lisede bi mat sınavında formüllerden biri aklıma gelmemişti. sanırım koninin hacmiydi. hocayı çağırdım yanıma, hocam hatırlamıyorum formulü dedim. adam da bana bi üçgen bi daire çizdi, ortadan dik açı indirdi, bak buradan bulabilirsin formülü dedi. hakkaten de buldum soruyu da yaptım :D

peki öğretmenlerin pekala yapabilecekleri birşeyi sizin dediğiniz gibi kısa sürede anlatıp niçin farklı konulara geçiş yapmıyorlar? burada öğretmenlerin de hatası yok mu?

Okul denen sistem komple göçük bir sistem. Bu ABD'de de böyle Türkiye'de de.

en.wikipedia.org

Çocuğumu okula göndermeyeceğim, isterse üniversiteye gider.

Edit: @la noix +1, www.amazon.com Linkteki kitabı getirttirip okudum. Amerikalı bir öğretmen de okul çerçevesinde bir halt yapamayacağını anlayıp istifa ediyor ve insanları unschooling'e yönlendirmeye çalışıyor. Öğretmenler de suçlu değil, kuralları uygulamak zorunda onlar da.

illa ki vardır ama müfredat dışına çıkmaları onlar açısından iyi değil. bi de bildiğim kadaıyla müfredat epey sıkı. hani sırayla şu şu şu konuları yapacaksınız değil de, bugün bu, şu gün şu falan tarzında.

bizim memlekette ilerlemek isteyen adamı geri çekerler. çok göze de batmamak istiyor olabilirler

Gerçekten müfredatları bizimkilere göre çok daha basit. Türk eğitim sistemi hafızayı, amerikan eğitim sistemi zekayı geliştirmeyi hedefliyor. Sen formülleri aklında tutmak zorundasın ama onlar sadece problemi çözmek için formülleri kullanıyorlar. Hatta Rusya'da bir sınıfta tüm formüllerin duvarda asılı olduğu bir fotoğraf vardı. Bizim kafa her şeyden biraz kafası. Lisede sayısalcı olduğum halde 4 yıl zorunlu edebiyat dersi gördüm ben. Hadi Türkçe neyse de edebiyat be kardeşim, artık yolumu çizmişim bana ne edebiyattan. Amerika'da öğrencilerin kafalarını böyle saçmalıklarla doldurmadıkları için onlar daha duru düşünebiliyor. Devlette öğretmenler müfredata uymak zorunda. Özel okullarda daha farklı anlatımlar yapılıyor.

inanılacak gibi değil gerçekten bu kadar kolay görünmesine rağmen kimsenin sesini çıkarmaması sizce menfaat kavgası yüzünden midir? yoksa üşengeçlikten midir?

Türkiye gelenekçi bir ülke olduğundan öğrencilerine kendi tarihinden, edebiyatından, dilinden sürekli bahsetmek istiyor. Üniversitede bile inkılap tarihi dersi olmasının sebebi bu. Cumhuriyet kurulalı kaç sene oldu şurada, sen tarih anlatmazsan milletin yine kafası karışır. Ülke geliştikçe, paranoyaklık azaldıkça bunun düzeleceğini düşünüyorum ben.

Sizce eğitimli insanlar yetiştirilmek isteniyor mu şu ülkede?

İkincisi sorgulayıcı sistem yok, bilgi depolama sistemi var. Bilgiyi depolayan başarılı sayılıyor.

Ben yabanci lisede okudum turkiyede.
Cok agir bi mufredatimiz vardi (unide mat 1 ve istatistik 1de lisede ogrendiklerimin ustune bisey ogrenmedim mesela.) ama formul ezberlemezdik, bir kagitta yazardi formuller. Nerede kullanacagini bilmeyince zaten ise yaramiyor orada durmasi :)
Hesap makinasi da kullanabiliyorduk.
Unide de oyle. Optimizasyon formulleri, makro-mikro formulleri vb hepsinin kagidiyla giriyoruz. sadece cok temel formulleri bilmemizi istiyolar kafadan.

ben ilkokul 5'ten sonra abd'de okudum, öğretmenler matematik bilgim karşısında şoke olmuşlardı. bize ilkokul 4'e kadar öyle şeyler öğretmişler ki ağızları açık kalmıştı o yaştaki çocuğa böyle şeylerin verilmesine. öte yandan pratiğe dayalı eğitimleri çok daha faydalı oluyor. üniversitede slaytları ezberleyerek ders geçemezsin abd'de, derse katılman falan lazım. zaten özellikle sosyal içerikli dersler çoğunlukla böyle sohbet havasında geçiyor. üniversitede öğrencinin iş yükü düzenli olarak yüksek, hep bi paper, hep bi sunum falan var, sırf vize final değil, ama daha etkin bir şekilde öğreniyorsun.

O zaman biz cok mu aptaliz da bu kadar sene agir mufredat gorup bilim adami veya fark yaratan bir insan modeli olarak cikamiyoruz?

Döllenen yumurtanın rahme yerleşmesi yani tutunması esnasında yerleşme kanaması olur ve söz konusu kadın bunu adet kanamasından ayırt edemeyebilir ve tam tamına siklusun aynı gününe denk gelebilir.

Aslında hamile olduğunu anlamak gecikme filan olmadan o kadar anlaşılır bir şey değil ve regl belirtileri genelde aynı belirtiler. Gecikme olduğunda zaten otomatikman 4. hafta dolmuş oluyor, 1 hafta gecikme olunca 5 haftalık hamilelik oluyor 1 haftalık değil.

Çok düşük oranda olsa da hamilelikte dahi ilk aylarda regl olmaya devam eden oluyormuş, kadın doğum uzmanı arkadaşım anlatmıştı.

Cunku hamilelik hesaplanirken son adet tarihi ilk gun olarak alinir

Ornegin son adet tarihi 1 nisan dollenme 15 nisan. 1 mayis'ta yeniden adet oalcak diyelim ama olmadi bekledi bilmemkac gun. 6 mayista baktiginda 5 haftalik hamiledir

her ay regl olmayan çok var mesela benim senelerce regl olmadığım zaman oldu.
ayrıca 6 haftalık hamilelik demek son regl tarihinden itibaren geçerli. yani son reglsi 1 ocak diyelim döllenme 20 ocak olsun, 6 haftalık hamilelik 12 şubat oluyor. sanıldığı gibi 2 mart değil yani.
eğer düzenli regl olsa bile bu durumda en erken öğrenme tarihi 4-5 haftalık oluyor. çünkü regl 1-2 gün gecikince zaten otomatik olarak 4-5 haftalık olmuş oluyor.

hamilelikte son regl olduğu tarihten itibaren hafta hesabı yapılıyor.
diyelim 31 mart son adet tarihi (SAT), kadın da bu tarihten sonra hamile kaldı, gebeliği 7 haftalık diye hesaplıyor doktorlar.hormon testi var bunun ama o hormonun değer aralıkları o kadar kesin şu kadar günlük gibi bir sonuç vermiyor.
kadın 35 günde bir regl oluyor da olabilir düzensiz regl oluyor da olabilir. ya da gerçekten 28 günde bir regl oluyor ama kendinden bihaber de olabilir tabi.
Yine de 7 hafta biraz -"eeeh bi zahmet haberin olsun hamile olduğundn ablacım" denilecek bir süre 5 hafta filan deseydiniz, gayet haberi olmayabilirdi, mesela.

Soru ve nick uyumu:)

düzensiz regl olan çok kadın var. hatta bence düzenli regl olan kadınların sayısı çok çok az.

Ben Roma'yı elerdim.

üçüne de pek çok kez gittim, paris'i elerdim direk.
barcelona cayır cayır yaşayan bir şehir, gezecek görecek orijinal şeyler de var, herkes sıcak, yemekler güzel. roma'nın tarihi yerleri efsane, yemekler güzel. paris'te eiffel kulesi var. eiffel kulesi de aynı fotolarda görüldüğü gibi valla, eğer test edeceksen. ben olsam paris'i elerdim.

içlerinden roma'yı elemek en mantıklısı.

salla romayı

Romayi elerim

Paris

valla eleme yapamadım, hepsi çok güzel yerler. italyaya iltimas geçerim roma'yı eleyemem. paris çok güzel bir yer onu da görmek lazım. barcelona keza, her şeyiyle çok canlı bir yer. eleyemedim hepsi çok güzel.

Ben Paris'i elerdim. Roma ile Barcelona dolu dolu şehirler.

üçünü de gördüm.çok net paris elenir.

Hiçbirini elemeyeceksen niyebyazdın buraya:):) millet şunu ele demiş burası iyi değil demiş yok diyosun:):)

3üne de gittim diyor oma da yok diyorsun.
Ben hiçbirine gitmedim. 3ünü de ele antep güzel. Kilis de olabilir. şanslıysan yakınlarına roket bile düşer...(düsen roketleriyle ünlü şehir)

Paris'i elerim.

ben barcelona'yı elerdim. roma ve paris BENCE şehir dokusu açısından daha komple şehirler ve insan medeneyeti üzerindeki etkileri daha fazla; yani kültürel açıdan bakınca barcelona daha geride. yaşam kalitesi olsa barcelona derdim ama barri gotic dışına çıkınca şehrin sokaklarının çok olayı kalmıyor. roma ve paris için de tabii ki şehrin belirli bölgeleri dışında kalan yerler matah değil ama içte kalan güzel bölgeler roma ve paris'te daha geniş ve görecek daha çok şey var.

Barselonayi elerdim.

Senin neyi sevdiğini bilmeden nasıl bir tavsiye vermemizi bekliyorsun anlamadım ki.

Akdeniz kültürü istiyorsan Paris'i ele.
Tarih istiyorsan Paris ya da Barcelona'yı ele.
Işıltılı, şatafatlı bir şehir istiyorsan Roma'yı ele.
Bol tarih, bol müze istiyorsan Barcelona'yı ele.
Eğlence, içme, parti peşindeysen Roma'yı ele.

parisi elerim.
pariste babamın yorumu beni koparmıştı. " - la bu ne kadar arap."

Yozgat tabiki.

Romayi sevmedim ama paris varken romayi elemem. Barselonayi gormedim ama yine de elemem. Paris tam bir balon. Pazarlama mucizesi.

çok net barcelonayı elerim. paris ve roma en sevdiklerim. barcelona bunlara göre overrated.

Paris

roma'yi eleyin.

barcelona'yı elerim kesinlikle.

fazla mı beklentim vardı bilmiyorum ama roma'yı sevememiştim ben pek. o yüzden onu elerdim.

barcelonayi elerdim.
1- roma
2-paris
3-barca olarak onem sirasi

yahu elbette barselonayi elerdim. dunyanin en iyi iki muzesi var paris ve roma'da: louvre ve vatikan muzeleri. bunlar gezilmeden olmaz. barselona cok matah bir yer degil bence. tapas yemeye gidersiniz bos bi vaktinizde.

üçüne de gittim
turistik anlamda en az tarih barselona da
ancak üçü içinden en çok beğendiğim şehir de barcelona.

müze tarih vs olarak bakarsan barselona elenir ama yok şehiri gezeyim eğleneyim hayat aksın dersen roma elenir.

bana tekrar ikisine gitme şansı verseler ben parise tekrar gitmem.

üç ucuda boklu değnek anlayacağın.

Simdiye kadar kendi yaptiklarimiz da dahil olmak uzere hic bir baharatim boceklenmedi. Eger satin aldiysaniz orada bi bulas olmus olabilir

Ben böceklenince atiyorum :D

baharatlarinizi agzi tam kapanan cam kavanozlarda, direkt gun isigi almayan yerlerde saklayin. her bir baharat kavanozuna birer ikiser kuru defne yapragi koyun. defne yapragi gidalarin boceklenmesini engelliyor. aynu sekilde kuru bakliyat kavanozlariniza ve kislik giysi dolaplarina da defne yapragi koyabilirsiniz.

krem peynir +1

dilekçeye bayram tatili ve takibinde yıllık iznimi kullanmak üzere diye yazıyorsun, valilik onayın çıkıyor.

riske atmayın konsolosluklar en ufak şeylerden vizenizi iptal edebiliyorlar devlet memurusunuz gerçi çok sorun çıkacağını sanmıyorum ama bence dilekçenizi düzeltip tekrar yıllık izin yazısı almanızda fayda var.

@la noix, içimi rahatlattı sanki bu yorum. Ama kesin tatil olmayan bir tatil için onay çıkar mı valilikten sizce?

@dedim ben sana, ret yemek istemiyorum :(

valilik izni dilekçesiyle izin dilekçenin aynı olmasına gerek yok. konsolosluk ya da valilik zaten "hmm bu adamın 14 gün tatili varmış ama 16 gün yazmış" demiyor. sen şimdiden valilik için dilekçeyi yaz, vize çıktıktan sonra da iznini yazdırırsın

sorunu tam okumadım ama keywordlerden yola çıkarak şunu söyliyeyim: memur isen, resmi ve bayram tatillerinde çıksan dahi bağlı bakanlığına bildirip kağıdın kurumuna gelene dek çıkamazsın. çıkarsan ve olur da anlaşılırsa ceza alırsın.

bizim kurumda yeşil pasaportlu biri izin dilekçesini gitmesine bi hafta kala veriyo. bizim kurumda izinlerin bakanlığıa gidip gelmesi bi ayı buluyo genelde. bu kişi gidiyo geliyo, bakanlıktan olumsuz yazı gelmesin mi! müdür ve muavinleri azap dolu günler geçirilerdi, sonra nasıl çözdüler bilemiyorum.

daha hafta başı tekrar sordum personel işlerine bakan md. yrd.na, bayram tatilinde iki gün gidip gelicem, yine de izin yazıcam mı? diye. tabisi dedi.

sorunuzu iyice anlamadım. Yine de:
-izninizin yurtdışına gitmenizle çok ilgisi yok. Çok eskiden yurtdışına gitmek için de ayrıca izin alınırdı, şu anda öyle bir durum yok.

-Dolayısıyla diyelim ki hükümet bir nedenle 10 gün tatil ilan etti. siz arada 5 gün yurtdışına gider gelirsiniz, kimse de bir şey demez. (kural olarak memurun çağrıldığı anda işe gelebilir durumda olması gerekir, bu nedenle yurt içinde bile şehir dışına çıkarken bilgi vermekte fayda vardır o ayrı, ama bu da pek uygulanmaz emniyet veya sağlık çalışanı değilseniz...)

-Buna göre: bir memur olarak iş yerinde bulunmanız gerekip de bulunmadğınız tarih için izin almalısınız. ama bu seyahatinizle ilgili, vize de dahil hiç bir mercii ilgilendirmez.

Sorununuzu tamamen yanlış anlamadıysam durum bu şekildedir.

Ek:
@manuel'in cevabı nedeniyle: Tabii ki işyerinizden izninizi yurtdışına çıkmadan önce alacak olduğunuzu varsayıyorum. yoksa esas sorununuz bu muydu?

firez yanlış biliyor, valilik izninin alınması şart.

Yurtiçinde izin gerekmiyor fakat yurtdışı için izin şart. Tek emin olduğum şey bu :)

@la noix'e ek; bizde ydışı izninde valilik de yetmiyor, dilekçe illa ki bi ankara seyahati yapıyor.

@La noix: dostum, anlamak için soruyorum: vizeyle Valiliğin ne ilgisi var veya memur Valilikte mi çalışıyor ?
not: soru anlaşılmadığı için hadi bir el atıp çözelim şu sorunu durumuna geldik.

@firez
konsolosluk senin kurumundan izinli olduğun tarihi istiyor (amir imzalı).
bunun dışında bir de kurumdan o tarihlerde yurtdışında olmak için izin alıyorsun.
bu valilik iznini de konsolosluğa verdin mi bir taşla iki kuş vurmuş oluyorsun. istersen yıllık iznini başka tarihte kullan, fark etmez

edit: fark etmez derken konsolosluk bakmaz ona yani. başka tarihte yurtdışına çıkacaksan yeniden valilik izni almak lazım

@dediysem dedim:
"değiştirip 6-19 temmuz yapabilirim" demişsiniz. 6-7'si ramazan bayramı. isteseniz de o tarihlerde izin alamazsınız, zaten tatil. 8'inin tatil olacağına da şüphe yok ama izin alacağınız tarihte bu ilan edilmemişse izninizi 8'inden başlatırsınız. Daha sonra tatil yapılırsa personel şubeniz oradaki 1 günü ve ilave kaynayan ct-pazar günlerini toplam 3 gün olarak izin hakkınıza ilave eder.

@dediysem dedim:
"Amir izni isterken yazdığım tarih haricinde bir tarih yazar mı vize başvurusunda kullanılacak dilekçeye? " demişsiniz.
Şu şekilde yazabilir, "filanca kişi, 4-7 temmuz tarihlerindeki resmi tatili mütekiben 8-24 (veya 11-24) temmuz tarihleri arasında izin kullanacaktır".

ek: denilenlere bakılırsa zaten bu göstermelik bir şey olacakmış, bir önemi yok tabii ki. önemli olan gerçek resmi izniniz, onda aman ha dikkat edin.

Cok klasik.10000 adim.

kilo vermek istiyorsan 4-7 km arası tavsiye ederim. Yürüyüşte ilk yarım saatten sonrası da daha keyifli oluyor. fırsat buldukça 5 km üzerinde tutmaya çalış. bir süre devam edersen zaten sürekli yürümek isteyeceksin.

ben 3 km'yi 20 dk'da yürüyorum. haftada 3-4 kere 30 dk yürüyeceksen başka bişeyler eklemen şart.

tempolu yürüyüş demek bu arada nabzının yükselmesi demek.

Ben yürüyüş için en az 10 km. diyorum. Tempolu olmasına gerek yok; standart yürüyüş hızında yürüsen yeterli. Tempolu yürüdüğün zaman muhtemelen daha kısa sürede laktik asit üretmeye başlayacaksın ve daha birkaç km yürümeden yürümeyi bırakacaksın. O nedenle normal yürü. Ha 10 km olmaz da 7 km olur, o da olumlu ama daha aşağıya düşme.

1 saati bir zorla önce. Sonra koşulara da başlarsın.

velaketen başvuru yapamazsın. parmak izi vermen lazım. hangi şehirdesin? hollanda davetiyesi ile almanyaya başvuramazsın

Kötü haberi vermek istemem ama çalışmayan, ablasından davet mektubu almış biri %99 ihtimalle potansiyel göçmen damgası yiyecektir. Vize başvuru evrakları ve ücretine yazık olur.

paran ve malın varsa işinin olup olmamasının önemi yok
yani bankada para, tapu, araba vs varsa üzerine bunları gösterirsen rahat alırsın.

evim var. çok büyük meblalar olmasa da bankada para da gösterebilirim. şehir trabzon. göçmeye de gitmiyorum. bunu ispatlamamın bir yolu yok mu yahu?

peki almanya hava alanına iniyorsam almanya vizesi almam gerekiyor değil mi? dusseldorf'a inip oradan hollanda'ya geçmemin bir önemi yok. nereye iniyorsan oranın vizesi, nerede yaşayacaksan oranın vizesi değil?

(anneye anlatır gibi anlatabilirsiniz)

mal mülk göster ailenden sana sponsor olmasını iste alırsın. ama ablan davetiye göndermesin sen bookingten falan rezervasyon yap.

Ablani karistirma
Hollanda'ya basvurdugubda sana zaten schengen vizesi verilecek
Kalem kalem ne istedikleri yaziyor. Issiz oldugun icin buyuk ihtimal sponsor isteyecekler. Anneni ya da babani gosterirsin. Onlarin banka dokumlerini isterler

Eger istedikleri her seyi sunarsan vize alirsin

bir önceki duyurunda burayı terkediyorum diyordun? şimdi göçmeyeceğim diyorsun?

@fanila; amacım ilk başta temelli gitmekti. hala temelli gitmek istiyorum. ancak o işler öyle kolay olmuyormuş diye öğrendim. bu gidişim keşif amaçlı olacak yani.

cevaplar için çok teşekkürler. yalnız, aşama aşama olacak gibi anlatıyorsunuz. işsiz olduğum için benden sponspor isteyecekler ve ben onlara banka dökümleri vereceğim ya, bu bir kaç kez olacak görüşmelerle mi belli olacak? keza istedikleri belgelerde sponspor olayına değinmemişler mesela. git gel mi yapacağım sürekli?

bir de, eğer ablamı karıştırmayacaksam, bulunduğum şehirde almanya başvurusunu yapacağım yer var. almanya kabulü daha kolay olur gibi geliyor bana, almanya'ya başvurayım o zaman?

son olarak, referans veren bir tanıdığımız var. bu referansı kullanmam bana ne kadar fayda sağlar?

bak anneye anlatır gibi anlatıyorum.
1. ablan sana belediyeden davetiye gönderecek. davetiyede masraflarına sponsor oluyor mu diye bi kısım var orayı kesinlikle dolduracak. sponsor olduğu için ablan kendi hesap dökümlerini vs de gönderecek. davetiyenin aslının gelmesi lazım.
2. vfs global ankara şubesinden randevu alacaksın. vfsnin trabzonda da şubesi var ama oradan hollanda başvuruları alınmıyor.
3. toplaman gereken evraklar:
* vize başvuru formu
* biyometrik fotoğraf
* seyahat sağlık sigortası
* uçak bileti. (gidiş dönüş satın alınmış olsun)
* AKRABALIĞINIZI KANITLAMASI İÇİN GÜNCEL TAM TEKMİL NÜFUS KAYIT ÖRNEĞİ!!!
* içinde para varsa banka hesap dökümlerin, üzerine tapu, araba ruhsatı bok püsür
* davetiyenin aslını da getireceksin tabi
* pasaportunun fotokopisi
4- vfsye gidip başvurunu yapıyorsun, parmak izini veriyorsun. pasaportunu tekrar ankaraya gidip almak istemiyorsan kurye hizmetinden satın alıp trabzona kuryeyle göndertiyorsun.
______________

Hollanda'ya gideceksen Almanya vizesini unut. Davetiye vs olmadan Almanya başvurusu yaparsan sıkıntı yaşarsın. Ayrıca hangi ülkeye gideceksen veya hangisinde daha çok kalacaksan oradan başvuru yapman daha önemli. Düsseldorf'ta bi ayrıcalık var. Düsseldorf Rotterdam'a falan yakın olduğu için ve Hollanda'ya uçak biletleri pahalı olduğu için bazen insanlar Düsseldorf'a aldıkları uçak bileti ile Hollanda'ya vize başvurusunda bulunuyorlardı, sıkıntı olmuyordu.

Almanya kabulu neden daha kolay olsun amk ya? Hollanda'da ablan varken neden Almanya'dan daha kolay vize alabilesin? Referanstan kastın ne?

@fanila, biriniz ablanı karıştırma diyor, biriniz davetiye iste diyor. burada bir doktor tanıdığımız var. buralarda taşaklı bir adam. onun referansı ile işin kolaylaşır tarzında bir şey dediydi çalıştığım yerdeki müdür. referans oalyı diye bir şey varsa, bilen bilir diye sordum buraya.

ya saçmalama abi ne referansı ya? işe mi giriyorsun? hollanda büyükelçiliği ve hollanda baş konsolosluğu türkiyedeki vize departmanlarındaki sorumluluğu kaldırmak için vize başvurularını elektronik olarak pragdaki merkeze gönderiyor, oradan yanıt geliyor. sor bakayım o doktora pragdaki hollanda büyükelçiliğinde tanıdığı var mıymış?

ya bence sen bi once google'a vfs hollanda vizesi yaz, ordan istedikleri evraklara bak

ne bileyim olm, atm başında işini başkasına yaptıran 60 yaşındaki nene gibi cahilim bu konuda. evraklara falan baktım. 1000 liradan fazla masraf çıkacak her bir boku yaptıktan sonra. red yersem boşa gidecek o kadar para. hadi parayı siktir et, bir kez red yersem ondan sonra da kolay kolay vermezler herhalde vize falan.

neyse tamam. şu sorunu netleştiremedik: ablamdan davetiye isteyeyim mi istemeyeyim mi? bir yıldır çalışmadığım için potansiyel göçmen damgası yer miyim?

ABLANDAN DAVETİYE İSTEMELİSİN.
Her halükarda sponsor göstermen gerektiği için bu sponsorun seni ağırlayacak kişi olması büyük artı.

sen her halükarda zaten potansiyel mültecisin ama bunun en sağlam yolu davetiyedir.

davetiye kesinlikle işe yarar. oraya gezmeye gittiğini ve sürekli kalmayacağını kanıtlaman lazım. dönüş biletini rezerve et ve ekle mesela.

ayrıca vekaleten başvuru tabiki mümkün. arkadaşım benim yerime başvurdu. ikimizde vize aldık. üstelik vekalet vermemiştim :))

şunu da ekleyeyim, gezmeye gidiyorum tarzında bi plan çıkartman daha hayrına olur bence. gidiş dönüş biletleri, kalacağın otellerin rezervasyonları, geri döneceğini hissettireceğin türkiyedeki varlıkların. tecrübeliler daha iyi bilir tabi ama bunu da aklında bulundur.

BİLİP BİLMEDEN SAÇMA SAPAN YAZANLARA İNANMA. 2014 KASIM AYINDAN BERİ UYGULANAN VIS KANUNUNA GÖRE PARMAK İZİ VERMEN GEREKİYOR. AZICIK ARAŞTIRIN AMK. ŞU İNSANLARI YANLIŞ YÖNLENDİRMEKTEN VAZGEÇİN.

abartıyo muyuz?
hiç schengen belgesi toplamadın galiba...
ben daha önce çok topladım ve an itibariyle de topluyorum böyle bir ilkellik yok.
bize resmen 3. dünya ülkesi muamelesi çekiyolar ve bir de para alıyorlar.
vs vs...

bazen hic olmayacak adamlara red verdikleri icin insanlarda bir korku olusmus durumda. onun disinda o kadar da abartilacak bir durum degil elbet.(belge toplama kismi sacmaligin daniskasi elbette)

Onlarin vatandasi elini kolunu sallayip gelirken benim ebemin nikahini sunmam dokunuyor tabii ki. Ayrica aldiklari para da az buz degil. Isp konsolosluguna gunde 200 basvuru oluyormus. Acin bakin kac para bi basvuru

Adam dil kursuna gitmis, ingilizce bilmesine gerek yok ki? Genel olarak yurtdisina giderken ingilizce ya da baska dile gerek yok ki bence, oyle bir zorunluluk mu var? Benim annem babam da bilmiyor ama takir takir vize aldilar hep.

Psv taraftarinin igrenc bi sekilde dalga gectikleri cok buyuk ihtimalle bulgaristandan ya da romanyadan gocen turkce bilen cingeneler ya da turkler, turkiyeden geldikleri zannetmiyorum cunku onlara vize vermezler.

Bizde sadece suriyeliler cok, onun disinda diger ulkelere gore cok cok azdir gocmen sayisi. Sadece herkes istanbulda toplandigi icin cok gozukuyor olabilir. Avrupa'da gocmenler buyuk sehirlerde coklar dogal olarak ama koylerde bile varlar. Allahin unuttugu koylerdeki cin lokantalarini ya da hint lokantalarini gormenizi isterim :)

Onun disinda vize icin belge toplamak, "acaba kac gun verecek" diye beklemek en rezil olani, bir de ustune para vermek... Oradaki muamele. Red yesen neden diye soramazsin vb. alti ustu turistik gezi, illegal takilmak isteyen her turlu basariyor zaten,'neden boyle aptalca seyler..
Yani oyle iste.

Bence abartmiyoruz. 40 tane evrak toplayip getiriyorsun, yok islak imzasi, yok yetkili imzasi, yok bu olmamis diyorlar gidip dogrusunu alip getiriyorsun, takla atiyorsun yani kisaca. Sonra butun bunlarin ustune duruma gore seni bir de yanina cagirip sorup sorusturuyorlar acaba vize versek mi diye. Aliyorsun almaya ama boyle iste durum. Bence abartmiyoruz.

Açıkçası ben turist vizesinin, hatta genel olarak vizenin nedenini anlayamıyorum. Öyle veya böyle, tamamen şans eseri dünyanın bir köşesinde doğuyor herkes. Bir yerde doğanın hiçbir yere doğru düzgün girmesine izin verilmezken, diğeri elini kolunu sallaya sallaya dolaşabiliyor, bunu benim aklım almıyor. Alt tarafı yapılacak olan da biraz gezmek. Bir ülkeyi komple zararlı veya öcü gibi görerek 'O ülkeden gelen herkes önce hırsız, tecavüzcü, vb. olmadığını kanıtlasın' demeyi algılayamıyorum. Suçluysa zaten engellemenin başka yolları da var.

Saçma bir ülkeye gitmek için bile bir ton evrak topladıktan sonra, 'Valla evim, işim burada. Geri döneceğim' dercesine yalvartmak ve o süreç çok yorucu ve zahmetli.

Nereyi tercih etmemeli sorusuna cevap olucak ama.. Antalya ucuz ama çok sıcak oluyor minik bebek gölgede hatta örtü altında bile çok yanar, sıcakta çok pişik yapabilir, tercihen ege daha ılıman ve rahat olur bebek için.

herhangi bir otelde gayet rahat edersiniz. 5 aylık bebek uygun bir simitle denize girebilir, kendi park yatağında yatabilir, emeklemeyeceği için sorun çıkarmaz. ek gıdaaya başlamadığı (?) için bir ihtiyacı olmaz. mama kullanıyorsa sıcak suyu çay olan her yerde bulursunuz, sıkıntı olmaz.

siz kendinizi rahat ettirecek yer bulun, beybi her türlü rahat eder.

Ege +1
Siz normalde nereye gidiyorsanız oraya gidin ama kaldiginiz yer denize yurume mesafesinde olsun. Çünkü cok git gel olabilir. Bir de 5 yildizli otel olmasın.çoğunun havuz kenarinda dip tis muzik calar. Uyutmak icin odaya kapanmak zorunda kalırsınız. Ama sessiz bir plajda, acik havada ve golgede mis gibi uyur eleman. Hem siz de biraz nefes alirsiniz. Ev tutma isi bakici veya yardımcı yoksa zor.

Datça ovabuku, palamutbuku n deki pansiyonlar olabilir.

Datça Bükleri en yakın sağlık kuruluşuna yarım satten fazla. Bebekle giderseniz aklınızda bulunsun.

5 aylık bebekle her yer rahat olur. ek gıdası yok (olsa bile meyve ya da max yoğurt. yemek işi yok yani), emeklemesi yok. siz nereye isterseniz oraya gidin

Son yemekte isa icin bir model buluyor da yehuda icin yillarca bekliyor sonra bir eveiz buluyor, meger isa modeli olanmis adam batmis evsiz kalmis falan. Ben bu hikayeyi biliuorum :)

Giuliano di medici heykel yapmasi icin michelangeloyu tutuyor. Yemesi icmesi ve maasi gun be gun odeniyor. Michelangelo her gun floransadaki dukkanina gidiyor, oturuyor sonra aksam olunca cikiyor. Gorenler onu saatlerce uzun bir mermer sutuna bakarken goruyor. Aradan 4 ay geciyor, di medici durumdan rahatsiz oluyor ve sonunda michelangeloyu ziyaret ediyor. Yine onu sutuna bakarken buluyor.

Orada soruyu soruyor.

-cosa stai facendo? (ne yapiyorsun?)

Michelangelo bakmadan cevap veriyor.

-sto lavorando. (Calisiyorum.)

3 yil sonra o tas parcasinin davut heykeli oldugu rivayet edilir. heykel floransada, giderseniz bakin. Ben gordugumde tuylerim diken diken olmustu.

Tarif bilmem ama, ben Tekirdağ köfte çok seviyorum, birde piştikten sonra çok kuru olursa güzel olmuyor köfteler.

Prizren köfte. Varsa arnavut bir tanıdığınız falan sorun. Ömrümde yediğim en güzel yemek olabilir.

1 yemek kaşığısirke ve 1 yemek kaşığı hardal koy harcına

Tarifinizi okuyunca aklıma doğrudan akçabat köftesi geldi. Böyle ızgarada, kurutmadan çok hafif sulu. Canım çekti. :)

guzel kofte tarifi yoktur, iyi malzeme, taze az yagli kiyma vardir.

sirke ve hardal deneyeceğim. benim de aklıma kıbrıs köftesi geldi .harcına patates rendeliyosunuz 1 tane süper oluyor çıtır çıtır .

memorial ataşehir
birden çok yakınım orada tedavi gördü

Yeditepe tüp bebek merkezi
Dr Cem fıçıcıoğlu

tesekkurler onerileriniz icin!

bahçeci umut tüp bebek merkezi - çevremden iyi olduğunu duydum

Besinlerin 100 gr ya da 100 ml üzerinden besin değeri bilgilerinin etiketin üstünde olma mecburiyeti var. Bununla birlikte daha önemli olan alerjen maddelerin de etikette belirtilme zorunluluğu var.

ülker yazmıyor. neden yazmadığı ve yazmamaya devam ettiğini sanırım açıklamama gerek yok

gıda mühendisleri varsa onlar daha iyi cevsplar ama ben zorunlu değil diye biliyorum. örneğin alkollü içeceklerde falan da yazmıyor bir şey.

Alkollü içeceklerin besin değeri yok, o yüzden yazmıyor. Tarımsal kaynaklı içkilerde bulunan etil alkolün de hangi üründen elde edildiği miktarı vs yazmak zorunda. Onun dışında, hammadde olarak farklılıklar gösteren her alkollü içecek için ayrı ayrı etiketleme zorunluluğu var.

www.resmigazete.gov.tr

yönetmeliği buldum
madde 8'de zorunlu etiket bildirimi ve içeriği var

Yanilma payi %10.

Once tebrikler,

Abi soleyen doktor ne diyebilirizki yanilma payi yuzde 50

belli oluyor. baktıkları bi açı var, ona binaen söylyorlar. ama yine de %60-70 kesinlikte oluyor

benim gebeliğimde 10. hafta bi perinatolog hocam erkek dedi. 12'de kız dedi :D erkek doğdu :D

göbek bağını pipiyle karıştırabiliyorlar... genelde 4 aylıkken kesinleşiyor...

Muadili olarak ne içiyorsunuz?

Kola spor yapmıyorken ne kadar zararlıysa spor yaparken de tam o kadar zararlı. Ne eksik ne fazla.

İnsanlar spor yaptıkları için değil sağlıklı olmak istedikleri için bunları içmekten kaçınıyor. Spor yaparken içilmez diye birşey yok.

sade soda + limon favori içeceğim. bazen coca cola light içiyorum, bulduğum taktirde de redbull light içiyorum. bunların dışında su hariç içtiğim herhangi bir içecek yok.

@babilbaligi

Adamın iddiası bunları içerseniz asla fit olamazsınız yalnız. Yoksa içsin içmesin bana ne.

üst düzey spor yapmıyorsan şeker her türlü zararlıdır. maraton koşanlar ya da ne bileyim buz hokeyi, tenis gibi patlayıcı enerjiye ihtiyaç duyulan sporları profesyonel & hayvani seviyede icra edenler gayet de güzel tatlıdır koladır yiyip içiyor. cokoviç bi' ara oyun aralarında löp löp çikolata götürüyodu. monfils kola içiyodu.

ama işte bu adamlar az tüketiyor ve patlayıcı enerji için kullanıyor onu, hemen yakıyor. sen iki dumbbell kaldırıp tavuk yedikten sonra "hmm çok sağlıklı besleniyorum" deyip kolaya abanırsan yanlış olur.

ayrıca düzenli spor yapanların yemekleri bence şüşkolarınkinden daha güzel yav. habire tavuklar, ton balıkları, makarnalar falan. çok çok sıkı bi planın yoksa ara sıra yapabilirsin öyle şeyler ama neticede zarar işte, yapmasan daha iyi.

çok acil bir doz fed up yazıyorum. :) bu belgeseli izleyin, bu içeceklere bakış açınız değişir.

"doğru beslenme" dediğinizin içinde bu tarz şekerli içecekleri bulmanız imkansız. amacınız kilo vermek ya da formunuzu korumaksa, bu tarz yiyecek içecekler kilo yapsaydı benim hayatımı obez olarak geçirmem gerekirdi ama hep çok zayıf oldum.

yine de yıllardır bu içecekleri hiç tüketmiyorum. kalan şekerleri de mümkün mertebe kestim. konu kilo alıp almamak değil, bu tarz şeker yoğun yiyecek/içecekler vücut yapısını bozuyor. uzak durun.

Hergun kola-ice tea icen biri olmadigim icin nadiren canim cektiginde icmekte sakinca gormuyorum.
Duzenli aliskanlik haline getirmedikce sorun degil bence arada bir kola goturmek. Vucut o kadar da aciz degil bana sorarsan. Yani haftada 1-2 kutu kolayla basa cikamayacak kadar.
Vucudun basa cikabileceginden fazla zararli madde alirsan o zaman pes edip tepki vermeye basliyor. Yaglanip gobek yapmak gibi.

Body building yarismasina falan katilmayacaksan sekerli icecek icmemeye yemin etmeye falan gerek yok kanimca.

Edit: Yalniz sen hergun icmeye meyilli gibi gorunuyorsun. Cok fazla:)

kola fanta mc burger king türevleri yemeyeli 10 sene olmuştur. spor yapıyorum içecek olarak su ve ayran seviyorum. cinsiyet kadın kökenli. ya simdi duusndum de kolayı filan gectim ben beyaz sekeri de keseli 5 sene olmustur. kilo 56 boy 173 sevgiler

Ben içinde şeker glukoz olan hiçbir şeyi tüketmiyorum. Kola ice tea? Onlar ne ki :) yıllar oldu içmeyeli...

Şalgam içiyorum. Ayran içiyorum. Kefir, özel meyve ve sebze suları vs.

Un, Kaya olmayan tuz, şeker, pirinç...

Hiçbiri yok hayatımda.

Haftada 2 et.
Haftada 4 balık.
Çiğ sebze.
Haşlanmış sebze.
Her gün yumurta.
Sabah ağırlıklı protein.
Günboyu kalsiyum+protein.
Sadece 2 dilim hakkı totalde günlük.

Böyle gider işte.

ve işlenmiş hiçbir şeyi yemiyorum yemem de.

hiç de zorlanmıyorum böyle beslenirken. Kendimi de sağlıklı hissediyorum. Bazen 300-400 gr eti götürüyorum. Bazen de 1 kase çorba artı bir porsiyon sebze yemeği yiyorum. 2 saat sonra bir meyve yiyorum falan.

Ama asla ve asla o içeçekleri içmiyorum. Gerek yok. Yukarıda biri yazmış %25 çok yüksek bir oran, çok...

1 yıldır ice-tea, kola vb şeyleri tüketmiyorum(vücut geliştirmeyle alakasız, sağlıksız buluyorum). İçebileceğin bir sürü şey var bunlar dışında.

Çay, soda(limonlu), kahve(inanır mısın diğerlerini bıraktıktan sonra farklı şekilde yapılışlarına merak saldım değişik aletler alıyorum ara ara), su ve ayran beşlisi benim sıvı ihtiyacımı hayli hayli çıkartıyor.

Çay kahve şekersiz tabi.

@mza Sporcu musun

Kola, ice tea DAHİ içmiyor demişsin de, bunlar zaten içebileceğin en pis şeylerdir. Şekerle ilgili biraz araştırma yapmanı tavsiye ederim. Robert Lustig'in konuşmalarını izleyebilirsin.

@perfectum

Profesyonel sporcu değilim ama,

Her akşam ya da sabah yaklaşık 1 saat koşuyorum fırsat buldukça. Ama bazen vaktim olmuyor.

haftada 4 gün de yüzüyorum.

Ben kola ice tea felan hiç içmiyorum. Artık tadı bile aşırı şekerli gelmeye başladı.

Ben yemeklerin yanında sadece su içerim mesela. Alışkanlık meselesi. ayran içerim ya da.

Sporcu degilim ama cok uzun zamandir spor hayatimin bi parcasi. Kolayi canim cok isterse iciyorum. Onun disinda su, sut, maden suyu takiliyorum. Supplement'lere saglik bakanligi olmadikca karsiyim (ornegin kalsiyum sandoz, devit-3, rennie falan olur. Kas agrilarina rennie 10 numaradir mesela). Sekerli seyler de yerim ama %90 ev yapimi olurlar. Genel olarak saglikli bi metabolizmaya sahibim

Arkadaşlar izninizle mza'ya yüzük+çiçek+ stevia ile tatlandırılmış hindistan cevizli sütlü irmik tatlısıyla evlenme teklifine gidiyorum, bana şans dileyin.

Soruya cevaben, ben de uzun süredir gazlı içecek, ambalajlı meyve suları gibi şeyleri tüketmiyorum ve eksikliğini hissetmiyorum. Tamamen tüketim alışkanlığıyla alakalı. Ve evet, süper sağlıksız bu ürünler.

Muadili olarak ayran (kalorisi kola kadar ama kalori yağ, karbonhidrat ve proteinden geliyor, dolayısıyla kesinlikle sağlıksız değil), şalgam (maden suyundan sonra içilebilecek en kalorisiz içecek, litresi 30 kcal falan), ve maden suyu. Ama meyve aromalı olmayanlar tabii.

ben de yaklaşık bi' 10 yıldır kola, ice tea, hazır meyve suyu vb. tüketmiyorum. bunların yerine bol bol su içiyorum. bazen bol limonlu çok açık çay ve taze sıkılmış (evet üşenmeyip evde bilek gücüyle kendim sıkıyorum) meyve suyu ve çok çok nadir de az şekerli hoşaf tüketiyorum.

hayatımda şeker yok denecek kadar az. unlu gıdaları da tüketmiyorum. süt ve süt ürünlerine karşı alerjim olduğu için yoğurt, ayran, kefir vs. işine giremiyorum maalesef. ambalajlı gıda (hazır çorba, ketçap, mayonez, bisküvi, gofret.. aklına ne gelirse) zaten yıllardır eve sokmuyorum. bu şekilde kendimi çok daha sağlıklı hissettiğimi fark ettim.

not: uzun yıllar (bilhassa ergenlik döneminde) yüzücü olarak hayatıma devam ettim, bunun yanı sıra bol bol tenis oynadım ama şu an profesyonel olarak sporla ilgilenmiyorum. fakat gün içinde hiç oturmuyorum çok hareketli bir yapım var. geceleri de squat yapıyorum. ve yine geceleri bir iki saat kadar sevdiğim parçalar eşliğinde dans ederim. kulağa absürt geliyor belki ama hem bu yolla günün stresini atıp deşarj olurum hem de kilomu korurum (hatta bazen istemsizce kilo veririm).

Şekerli gıdalar spordan bağımsız olarak sağlık riskleri doğuruyor zaten. Damak tadına bağlı ama ben et, salata, kuruyemiş vs. ile hayattan gayet tat alıyorum. Maden suyu, ayran, kahve ve çay gibi içecek alternatifleri de mevcut.

Supplement'i şart koşan adam muhtemelen satmaya çalışıyordur ya da sponsoru vardır. Amatör sporcuların bile ihtiyacı yok.

her halükarda çok mantıksız bence cola, ice tea içmek hatırlamıyorum bile kaç yıldı ikisinden birini içeli.

bende merak ediyorum tarçınlı kurabiyeyi

pakette yani market kisminda satilanlarin bazilarini ben baska marketlerin ithal reyonlarinda da goruyorum (misal tarcinli kurabiye). ama restoran kismini soruyorsan onu bilemedim, sanmiyorum.

Hayır.

Hardal, donmus bademli kek ve kahve icin <3

45 günlük bebeğini ortada bırakmak istemiyosan git acile

Şatgan+1 45 günlük bebeği yoğun bakım kapılarında bekletme ihtimalin var :(

Mide bulantısı varsa koş! Yoksa riske atma yine bi git acile. Ben gitmezdim ama sen git.

Mide bulantisi yok ama kafa bi leyla gidiyorum simdi

boy yüzünden ben de hep vururum.

acile gitsen doktor eliyle algı testi yapacak. gözünle parmağını takip edeceksin vs.

sanırım takip edemezsen beyninin filmini çekiyorlar. illa gitmem diyorsan kendini 2 gün boyunca kontrol et.

ama bence riske girmeye gerek yok. git işte acile, işin ne? çocuğu acile götürmek zorunda mısın? eşine bırak.

çocuğu götürmek zorunda değilsin +1

Acildeyim tomografi cektiler bekliyorum bakalim

Cok sukur kanama yok :) korkuttunuz ama gencler yapmayin boyle. Sadece takip edicez 24 saat ilgilenen herkese tesekkurler.

korkmak iyidir :) daha da korkutacak şeyler yazardım da neyse :D 24 sat kocan dikkat etsin sana, böyle kişilik değişikliği, bulanık/çift görme falan olursa mutlaka yeniden acile

www.durancelik.com

İki senedir tupperware kullanıyorum. Düzgün taşıdığın sürece bişe olmaz

Arkadaslar tesekkurler yine de, az önce penguen'in yemek termosundan siparis ettim, insallah memnun kalırım.

Ikea

Ha bi de gecenlerde bim'in sattigi plastik kaplar cok iyi cikti

Ramsay joffrey'ye gore daha acimasiz. En azindan joffrey insanlarin derisini canli canli yuzmuyordu

bahsettiğiniz entry'nin bir üstündeki entry şöyle (bkz: #60362454):
"joffrey tam bir ergendi. remzi ise bildiğin piç. sansa olsam hangisini affederdin diye sorsalar remziyi affederim."

yazar burada (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi) diye popüler olan ekşi sözlük başlığını değiştirerek bir üstteki entry'ye böyle bir bkz. ile kapak yapmış.

kıribatili 3-4 tane yazar görmüştüm, silme elbet cevap verirler saat farkından ötürü.

www.196flavors.com şöyle bir site buldum sanırım her ülkeden yemek tarifleri var ama tabi malzeme olayı uygun mu o kadar bakmadım

www.196flavors.com

mesela bu kiribati içinmiş malzemeler de uygun

aga oyle olmaz ki. yemek kulturu olan ulkeler belli. kimi ulkeler sadece tavuk, balik. ozel yemekleri yok. bence random degil nam salmis olanlara bak. sili, endonezya gibi

@mayeskuel o zaman hep ayni seyleri yerdik ama :/ dunya kupasinda nijerya'nin chin chin'i beklenmeyen bi cikis yapmisti mesela (tanam diger afrika ulkelerinde olay muz ve balik). Sonra bi chivito uruguay icin efsaneydi :p

Su balkabakli tarifi de begendim heheheh :)

@la noix

sana mesaj göndereceğim. ama gönderemiyorum. istersen mektup yazayım:)

kötü demişlerdi burada ya da sölükte. çiçeksepetinin anneler gününde ulaştırabileceğini de pek zsnnetmiyorum.

Tatlari berbat

:(

1. Salgiladiklari kimyasallar da var. ayrica saglam dokuyu yok ederek buyuyor. Mesela karacigerdeyse, karaciger islevini yapaniyor

2. Direkt tumor ekilebiliyor. Genetik olarak belli turler de aecilebiliyor. Yalniz artik kanser arastirmalari %98 hucre hatlarinda yapiliyor

1. bu sorunun yanıtı kanserli hücrenin tipine bağlı olarak değişecektir. bazı durumlarda dokuya ait hücreler aşırı çoğalır. bazı durumlarda dokuya ait hücreleri taklit eden bir hücre grubu çoğalır ve bu dokuya ait hücreleri baskılayıp o dokunun işlevini yapmasını engeller. bazı durumlarda dokuyla hiç ilgisi olmayan hücreler orada çoğalmaya başlar ve olmaması gereken reaksiyonlar hiç olmamaları gereken yerlerde gerçekleşmeye başlarlar. örnekler bu şekilde çoğaltılabilir.

2. bunun da çeşitli cevapları var. tümör dışardan hayvana nakledilebilir. kimyasal ajanlarla tümör oluşumunu uyarılabilir, viral ajanlar kullanılabilir, tümör oluşumunu engelleyici vücut mekanizmaları (tumor supressor genler, bağışıklık sistemi) baskılanabilir.

basitçe bu şekilde diyebiliriz. daha detaylı bilgi için yayın tarayabilirsiniz yahut belki detay bilen ve aktarabilecek başka insanlar da gelecektir.

rezervasyon yaptırdığınız yer kötü mü ki, orda kalsanız?

Booking den daire bakabilirsiniz.

@vino camasir makinesi ve ocak olsa daha iyi olacak. 2 ogunu bebeyle disarda yiyemeyebiliriz. Ayrica cok giysi de goturmek istemiyoruz. Son dakika iptali olursa diye oraya rez yapmistik hani en kotu senaryoydu

acaba apart bulabilir misiniz, son dakika değilse apartlara bakabilirsiniz bence, booking'de filan da oluyor.

Ben sanki halihazirda airbnb'de olan evler, kalmaya devam edecek, fakat yeni eklenmeyecek diye okumustum, oyle degil miymis?

Tutmaz gibi :/

Puzzle yaptıktan sonra bozup satabilirsiniz.

Tutmaz. Tutacak olsa ben yapardim:)

Yapip yapip bozcaz mi o zaman :/

satmak tutmaz gibi, insanlar duvarlarına kendi emekleri olduğu çin asıyor.

ben puzzle'ı koyacak yer olmadığı için iki mukavva arasına yerleştirip streç filmle sarıp, çekyak altında saklıyorum.

hediye et.

puzzle zaten yapmasıyla keyif veren bi şey.

Ben denedim tutmadı sonra hediye ettim bu daha mutlu etti benim yaptıgım birseyi astıkları için

Şeker yerine alternatif
www.dogakagit.com

bombalar harika

www.darussafaka.org

linkteki fiyatlar pahali ama fikir vermesi icin koyuyorum.
benzer modelleri cicekcilerden alip mini saksilar alip kendin de yapabilirsin.

www.paspasinbahceleri.com!s-minyatur-bahceler/c1oq8

succulent cicekler son zamanlarda cok moda

tohum bombası iyimiş ama bizim millet şeker sanıp yer onu.

peggy +1

tema'nın da var ayrıca.

Tohum bombasını ben direkt yerim :(

guzel bi cam icinde tarhana berilmisti. Kadini desteklemeyle alakali bi derneklerden biriydi

www.mutlugunsusleri.com var annem yapıyor, fiyatları düşük değil ama yine de bir bakın isterseniz.

e5'i cok hafife aliyorsun delikanli. ustelik yeni olmasi da cabasi. ev fiyatlari zaten ucuk ki.

istanbuldaki en düzgün siteler onlar ya, yüksek katlı gökdelen değiller otoparkı var her şeyi var, neresi saçma sapan anlamadım.

E5in dibinde cam acamamak toz toprak sacma. Kekleyecek millet cok

La noix +1

dunyahalleri.com
bilimfili.com
evrimagaci.org
www.astronomidiyari.com
bilimvegelecek.com.tr
biliminsesi.org
www.kuark.org
www.herkesebilimteknoloji.com

I fucking love science

Calisma iznine evlenmeden de sirket basvurabilir. Geldiginin ertesi gunu sirket basvurur 15-20 gune cikar izin. Evlilikle calisma izni bir degil

@la noix onu biliyorum fakat şirketler çalışma iznine başvurmaya pek yanaşmıyor ve çoğu şirket gerekli şartları taşımıyor yabancı çalıştırmak için. Bir Türk vatandaşı gibi izine ihtiyaç olmadan çalışabilmesi için gerekli süreyi soruyorum

Turk vatandasi olmasi gerekiyor

Bizim aile hekimi turkle evliydi ama henuz vatandas degildi. Sonra bi arkadasim var onun durumu da ayni ve ozel okullarda ogretmenlik yapiyor. Bu arada vatandaslik 3 degil de 5 yil diye biliyorum

8 yıl önce kaşta 650 metreden atlayıp 1000e yükselmiştik nasıl bir bilgi istiyorsunuz hatırlayabildiğim kadar söyleyebilirim.

650 metreden paraşütle mi atladın. yamaç paraşütü müydü o ?
bana paraşüt lazım

7 yıl önce fethiye'de atladım

2011 yılında izmirde tandem atlayışı yapmıştım.
gitmeden önce rezervasyonla gün ve saat belirleniyor. gittiğiniz de ise birlikte atlayacağınız hocanız size 5 dakikalık bir eğitim veriyor. eğitimde hangi aşamada neler yapılır onlar öğretilir.4000 metreden 45 saniye serbest düşüş yapılıyor.video çekilmesini isterseniz sizin için 3. bir kişi de atlıyor, tabi bu da ekstra ücret.
tam atlayacakken korkup vazgeçerseniz yine de ücreti ödemek zorunda kalıyorsunuz,kalp krizi geçirseniz bile :)

la noix ve jazzabel, sizin bahsettikleriniz yamac parasutu. skydive veya serbest parasutte yukselme diye bir sey soz konusu degil.

ben eyfel kullaniyorum. 1,2 parfumu var cok iyi. hep onlari kullaniyorum. havalimaninda 300 lira verilen parfumu burada 7 liraya aliyorum. kalite farki biraz var; ama en fazla 20-30 liralik bir fark. asla 293 liralik bir fark degil. cakma parfum forever!

Mizu

Druni.es. Turkiye'ye gondermiyor sanirim yalniz

Ben de mizudan aliyorum parfumlerimi, bugune kadar bir sikinti yasamadim

R10.net uzerinden tester parfumler alin bitebir orjinal urunlerin testerlerini 60 liraya satiyolar cc sine gore en fazla 100 liralik gordum ben

n11.com

Ahaha benimki tutmadı da, bir arkadaşımın (erkek) 8 yıllık birlikteliği vardı evlenmek istiyordu, kendisi kağıda gelin çizdi ve geçtiğimiz Şubat'ta evlendi.

Ama başkasıyla :)

Kıssadan hisse: Dileğinizi detaylı yazın, böyle yanlış adres olmasın :)

@Icha aman allahım en korktuğum hahaha 8 yıllık ilişkiden hemen sonra evlenmeside süpermiş :D

ben bilmiyorum ya nası dileniyo. bu sene ben de dileyeyim mi bişeyler? nası oluyo acaba ?

@interview with the vampire
bende bilmiyorum bilen varsa gelsin anlatsın :)

@iwtv kağida bi seyler yazip uçuruyosun bi yerden, denize atiyosun, ya da taslarla gül agacinin altina dileginin resmini cizmeye calisiyosun ya da kagida resmini yapip birakiyosun, kumsala resim ciziyosun, dilek dileyip her dilek icin denize tas atiyosun falan bir suru sey var :D

@aquarium teşekkürler :)
en geçerlisi hangisi bari öyle yapalım :)))

Valla en gecerlisi hangisi bilemiycem ama gül agaci ve dilegi somutlastirmak onemli galiba. Şeklini şemalini benzetmeye calisiyorlar :))

ne zaman gül ağacı bulup dibine dileğimizi bırakıyoruz? bu gece yarısı mı :)

Bizim evdekiler 5 mayıs gecesi geceyarısı olmadan gül ağacının dibine gömerler dilekleri olur biter.
kimisi de o dilekleri alıp ertesi sabah denize atarmış ama bizimkiler yapmıyo öyle şeyler. İçinden gelerek yap yeter. herkesin farklı farklı adetleri var.
Benim dileklerim gerçekleşir genelde o yüzden korkarak dilerim. yanlış birşey dilersem de benim için hayırsız birşey olursa diye. gerçekten detaylı dilek dilemek lazım.

Son beş yıldır aynı şeyi çiziyorum beşinde de olmadı. Öyle çok uçuk bir dilek de değil ama pes etmeyeceğim bu sefer renklendirerek çizeceğim, belki daha anlaşılır olur :p

@innerbliss benim için dilesene bişi :)

Yine mi kacirdim hidrellezi tuh

Benim dileyecek bir seyim yok ama geyigine biseyler cizmek istiyodum :/ seneye artik

@lcha söyle eğer senden başka kimseyi etkilemeyecek iyi niyetli birşeyse dilerim gerçekten

biz gündüzden dilekleri kağıtlara çiziyoruz güzelce. @Icha'nın dediği gibi detaylı çiziyoruz ama riske atmıyoruz :) sonra o kağıtları katlayıp küçük keselere koyuyoruz yanına da 5 10 kuruş bozuk para ekliyoruz. akşamına da samatya sahilde toplanıyoruz kimi tebeşir getiriyor, kimi ateş yakmaya çakmak, tahta falan getiriyor bi güzel toplanıyoruz. önce kayalıklara çiziyoruz dileklerimizi. sonrasında o bozuk para ve dileklerimizin olduğu keseleri denize atıyoruz. peşinden gül ağacının dibine kibrit çöpüyle çiziyoruz ne istiyorsak. en sonunda da ateş yakıp atlayıp günü bitiriyoruz. şamanlık çok güzel gelsenize :D

2 sene önce düğünümden 1 hafta önceydi hıdrellez. her bulduğum yere para, çeyrek altın falan çizmiştim. umduğumuzun 3 katı falan gelmişti takılan takılar. o sene şahane tutmuştu dileklerim :D

hee bi de paraların yanına köpek çizmiştim köpek de alsak keşke diye. kayalıklarda resimleri gören birileri demişti para benim köpeğim olsun mu demek istemiş napmış burdaki demişlerdi çok gülmüştüm :D

geçen sene de yurtdışı gezeyim diye eyfeli, pisa kulesini falan çizmiştim. onun yerine yurtiçinde deli gibi gezdik. ucundan da olsa tuttu dilekler

bakalım bu senekiler ne olacak :)

Detayli derken nasil detayli ? Isimde mi yaziyorsunuz ? @kakamelsokoban

yani mesela "evleneyim " deme. "mutlu bir evliliğim olsun" de. Gibi.
Bir de "x kişiyle evleneyim değil de benim için hayırlı olacak biriyle evleneyim gibi.

Ben aradığımda güvenilir çalışma bulamamıştım. Ama kendi gözlerimle gördüm ki, curcumin ekstratı ve propolis kullanan teyzem kemoterapi sonrası kendine çok daha hızlı geldi ve bir sonraki dozu çok daha erken alacak duruma geldi.

Doğrudan etkisi var mı bilmiyorum, ama biz bu açıdan faydasını gördük. Yaşıtlarına göre ortalama üçte bir sürede toparladı kendini.

Zerdeçalın kanserli hücreyi kontrol altında tutma gibi bir özelliği olsaydı kanser hastalarına kemoterapi değil zerdeçal verilirdi diye düşünüyorum.

bu tarz bitkisel tedavilerle ilgili zamanında çok çalışma yapıldı ama hiçbirinden anlamlı bir sonuç elde edilemedi. çalışma yapılmasının sebebi de bariz, sağlam bir maddi getirisi var bu bitkisel pazarın. emin olun tüm çalışmalar arasında etkinliği kanıtlanan bir çalışma varsa eğer, bitkiselin ticaretini yapan kurumlar o tek çalışmayı bayrak yapar dükkanlarının önüne asarlardı.(mübalağa bir yana, her reklamda davul zurnayla kesin duyururlardı, şu şu çalışmayla etkinliği ispatlanmıştır diye)
yani bitkisel tedavi muhabbetinin külliyen yalan olduğu konusunda müsterih olabilirsiniz.
zamanında üni'deyken 4.sınıfta bir arkadaş da bu meseleyi sormuştu onkoloji hocasına, bunu destekleyecek şeyler söylemişti, net hatırlıyorum. özetle "hiçbir bilimsel çalışma bitkiseli destekleyecek bulgu üretemedi" anlamına gelen bir açıklama yapmıştı. böyleyken böyle yani.

@sokaktakiyabanci

bilimsel çalışmaları değil aktarları kastettiğinizi anlıyorum ama tamamlayıcı bilgi vermem gerek burada.

piyasadaki insan kullanımı için üretilmiş ilaçların yüzde 30'u bitkisel kökenli, yakın bir yüzdesi de bu bitkisel maddelerin sentetik türevleri. bitkilerden elde edilen glikozit alkoloid ve yağlar bunlar. "tıbbi ve aromatik bitkiler" diye üniversite bölümleri var, eczacılık bölümü okuyan insanlar (teorik olarak) kendi laboratuvarlarında bitki ve diğer kaynaklardan kendi ilaçlarını üretebilen insanlar olarak yetiştirilirler.

(örnek bir üniversitenin ders listesindeki farmasötik botanik, fitoterapi gibi derslerin içeriklerini inceleyin:

llp.marmara.edu.tr

bitkiseli destekleyecek bulgu elde edilemedi'yle eminim bu bilim dalları kastedilmemiştir.

Öncelikle hepinize teşekkür ederim.

@angelus, benim yazdığım aynı şeyi dile getirmişsiniz, benim de zaten geleneksel tıp terkedilmeli gibi bir düşüncem yok.

Aslında üzerine daha çok araştırılması gereken bir konu, fitoterapi ne derece ne durumlarda nasıl uygundur vs - kaldı ki diğer görüş bildiren arkadaşlar da yanılmıyor aslında. Bir diğer nokta da eczacılıkta kullanılan maddelerin en azından bir kısmı bitkisel kaynaklı, yani aslında bitkisel şeyler de kimyasal içeriyor sonuçta.

Konu çok dağılmasın. Dediğim gibi benim öğrenmek istediğim (içerdiği madde sebebiyle) zerdeçalın kanser hastasında veya gidişatta nasıl bir etkisi olur? Ayrıca bir antioksidan olan likopenin de aynı şekilde nasıl bir etkisi olur? Buna yönelik bilimsel net bir bilgi var mı? Bunu öğrenmek istedim sadece.

Çünkü bu konuda da bilgi kirliliği var gibi ve suistimale oldukça açık bir alan.

@babilbaligi, teyzenize çok geçmiş olsun.

emin ol bunu ilk düşünen kişi sen değilsin. zaten adamlar %1500 ihtimal zerdeçal ekstratını denemişlerdir hücre kültürlerinde. adamlar niye milyon dolarlık ürün geliştirsinler sıfırdan beleşi dururken. sonra da onu biraz daha allayıp pullayıp satarlardı

bak mesela varisler için kullanılan kestane var www.ilacabak.com
yani olunca bulunuyor.

amerika'yı bir daha keşfetmeye gerek yok

hastalığın fazına göre diyet yaklaşımı tamamen değişecektir. tedavilerin etki mekanizmaları farklı çünkü. benzetmede hata olmaz dişlerimiz sağlıklı olsun çürümesin diye fırçalıyoruz ama asit bir kez diş minesini aşıp çürüttü mü - bakteriler apseye sebep oldu mu başka yöntemlere geçiyoruz, fiziksel tedaviler veya antibiyotik kullanımı gibi. bizde olan dişlerde ağrı oldu mu fırçalamaya başlamak gibi olur sanki.

çok hakim olmamakla birlikte, zerdeçal ve likopenin serbest radikalleri yıkan antioksidanlar içerdiklerini düşünelim, bu radikaller bir kez kanser hücresi oluşumuna sebep oldu mu, kontrolsüz bölünmeler başladı mı antioksidanlar önemlerini yitiriyor (olabilirler). bambaşka süreçler giriyor devreye çünkü.

Aletler saglaklara gore

Kirlenme = kitlenme

geçici çözüm kas gevşeltici hap yada krem sür
kalıcı çözüm bilmiyorum

Farkında olmadan stres yapıyor olabilir misiniz ? Ben de bir ara muzdariptim bundan, zamanla geçti. Tabii özellikle oturma şeklinize de dikkat etmeniz gerek.

valla bi vakit bulursan kas gevşetici+ağrı kesici iğne yaptır. yarına kadar götürür o seni. sonrasında bir fizik tedavi uzmanına başvurup bu işe kalıcı çözüm bul. geçmiş olsun qanqa

yaklasık aynı nedenlerden hastaneye gittim , ortopedi uzmanına gorunmeye ama beni oradan yönlendirme ile noroloji uzmanına yolladılar.

hoca bir yarım saat kadar sadece benle ilgilendi değişik değişik testler yaptı ,sol elin burnuydayken soyle yap bir ayagın havadayken sunu yap gibisinden bi 30-40 hareket yaptırdı. röntgen filanda cektirdi

extradan ortopedi uzmanına da görün, bir sorun varsa o fizik tedavi uzmanına yönlendiriyor

1-2 gun agrılardan cok rahatsız olursan sağlam agrı kesici kas gevsetici alman gerek . standart seyler kesmıyor agrıyı.

Yatagi degistir

yatak denmiş, evet genelde konforsuz yatak ağrı yapar. bir diğer sık sebep de postür(duruş) bozukluğu. otururken dik oturmaya, öne fazla eğilmemeye(kısacası kamburu çıkarmamaya) filan dikkat etmek lazım, o da genelde sırttan omuzlara ve boyna yayılan ağrılar yapıyor.

Evet, kendimi bildim bileli kambur dururum. Yaşlandıkça yediğim hurmalar tirmalamaya başlıyor :/

valla ikea hiçbir zaman ucuz değildi ki, hep böyle bildim ben. ürünler tarz ve denişik olduğu için reklamı döndü. ucuz diye değil.

bi de köfteler möfteler ucuzdu muhabbeti çok dönmüştü.

valla evimi komple ikea'dan düzdüm. ektorp koltuklar gayet uygun fiyatlı. üstelik istikbal-bellona gibi 40+ yaşa değil gençlere hitap ediyor. saklama fonksiyonları iyi. ucuz ürünleri olduğu gibi pahalı ürünleri de var

Öyle mobilyacıdan alır gibi alınca ucuz olmuyor biraz yaratıcılık katmak lazım. Çeşitli ürün serileri premium olduğundan pahalı. Bir de gidip kanepe yatak gibi şeyler ikeadan alınmaz.

sözlükte ağırlıklı olarak dönen muhabbet esnafa para kaptırmadık istediğimizi aldık şeklinde olduğu için heğ ucuz gibi bi beklenti kalmış aklımda ama siteler görmüş bi insan olarak ucuz olduğunu düşünmüyorum.
@la noix
ucuzdan kastımı da açayım. mesela üst seviye kalitede bi koltuk alıcaksındır istikbal de 5000tl dir ikeada 3000tl dir ona bi itirazım yok ama ben bekar evi düzmeye çalıştığım için en ucuz ürünlere bakıyorum sadece ve ucuz değil :)

cok ürünü piyasada benzer ürünlerden daha islevsel, daha ucuz.

neye baktigin önemli. bir de ayni seyler baska nerede var benzer fiyatlar kampanya haricinde. onu söyle.

yoksa ben de gider araba fiyatlarina bakar, bende o para yok, neresi ucuz derim. ama o araba, benzer yakan, benzer gücteki arabalarin yari fiyatidir. herkes ucuz der, bana pahalidir. göreceli özetle.

ikea'nın ürün gamı çok geniş, ucuza da ürün satıyor pahalıya da. tercih edilmesinin sebebi ucuz ürünle pahalı ürünlerinin arasında kalite farkının az, fonksiyon ve stil farkının daha çok olması. 50 liraya sehpa satıyor, bildiğin sehpa. 250 liraya ise o sehpanın deseptikona dönüşen halini satıyorlar, mesela. ürünleri isimlendirmelerinin bir sebebi de bu; bir ürün serisi çıkartıyorlar, ona genel bir isim veriyorlar. o serinin en baz modelini ucuza satıyorlar, en dolu halini pahalıya. bizim alım gücümüzden ötürü hepsi ucuz gelmiyor bize ama ikea'nın global algısı "f/p ürünleri satan yer"dir genelde; çok kaliteli olarak da bilinmez zaten.

mesela ikea kalitesinde bir ürün olan lack model bir rafı 20 liraya alabiliyorsun, onun 8'li uzun halini 140 liraya alabiliyorsun. sade tasarımları genelde ucuz oluyor zaten.

bekar evi düzdüm komple ikeadan. dendiği gibi ucuz ürünleri de var pahalı da. ama ben ortalama ürünlerden seçtim ve gayet de memnunum.çünkü sade tasarım seviyorum.

Ucuz olan ürünleri var pahalı olan ürünleri var. Ama diğer mobilya firmalarında fiyatlar uçmuş durumda. Onların yanında yine ucuz kalıyor.

ikea da sadece belli başlı şeyler ucuz olabiliyor
yada ederinde orjinal şeyler olabiliyor
yoksa ikea ucuz demek doğru değil.

tarz ve görünüm olarak hiç itirazım yok çok güzel şeyler var. ama ucuz olarak hiç birşey kestiremedim gözüme. benim amacım mümkün mertebe ucuz şekilde ev kurmak ama ucuz olarak birşey kestiremedim henuz gözüme. tarzı çok ön plana almayınca bi avantajını göremedim açıkçası mesela 140 liraya sandalye var ama aynısını sitelerde daha ucuza alırım ki. zaten evlenince atılcak ömürlük de almıyorum. hala ucuz bi yönünü görebilmiş değilim yani ama tarz olarak çok güzeller ona lafım yok

şimdi aklıma geldi de yoksa pinti miyim lan ben bütün sorun bu mu

Valla hem bekar hem evli evimi duzdum ikea'dan. Bekar evimdeki cogu seyi evli evimde de kullaniyorum. Hele evlenirken gezmedigim mobilyaci kalmadi (direkt uretici de dahil). En ucuz ikea'ya kapattim cok da memnunum

yemeği ucuz.

bir de küçük masadır raftır onlar uygun olabiliyor duruma göre.

want2die +1

ikeanın sehpadır baş ucu lambasıdır böyle ıvır zıvırları ucuz. mobilyayı biz de evlenirken inegölden aldık 4500'e yemek+salon+yatak odası dahil. 3 kere taşındık 6 yıldır sorunsuz kullanıyoruz. taşınırken hep sökülüp tekar kuruldu dolaplar vs. her gören mobilyacı ne kadar kaliteliymiş dedi. ikea mobilya açısından o kaliteye yaklaşamaz bile. artı piyasadaki o meşmur mobilyacılar aynı kaliteyi hatta daha düşünüğünü 2-3 kat paraya satıyor. aynı dönemde bizim mobilyaları aldığımız fiyata istikbalde salon takımı bile alınmıyordu.

istikbal,bellona gibi yerlere göre çok daha iyi ama siteler yada inegöle göre bi avantajı yok anladığım kadarıyla. özellikle küçük ürünlerde tercih etmek lazım demek ki.

ikea mottosunu kendince ucuz olmasini soyle anlatti, montaj isini musteri ve demonte haliyle depolarda az yer kapladiklarindan dolayi bir algi olusturdu. bunun yaninda kisisel kazanca gore insanlara ucuz gelebilir.

kendisi fotocu istiyorsa sen tut ama ben mesela hayatta istemedim. sancıyla ne fotosu zaten yüzün gözün şişmiş bi de bişey çıkmaya çalışıyor içinden. ıh-ıh sağol kalsın. bi de sanki düğün fotosu gibi baba göbeği tutuyor anne zoraki gülüyor falan...

mesela doğum sonu fotoları daha şirin. bebe uyuyo komik kıyafetler...

yine de en güzeli altın ya da muadili. annem babam şunu alsın diye düşünmedim ben.

"beyne bir kez hava değmeye görsün"

bir beyin cerrahının kitabıydı. tübitak yayınlarından.
öncelikle çok geçmiş olsun. şükür anneniz iyi durumda. sizin de bildiğiniz gibi beyin epey karmaşık bir organ ve her yerini bilemiyoruz. belki ameliyat sırasında hafıza ile ilgili bölümlere dokunuldu (dokunulmak zorundaydı). geçebilir de geçmeyebilir de. o baloncuğun nerede olduğu ve nereden girildiği de önemli.

olumlu şeylere odaklanmaya çalışın.
tekrar geçmiş olsun

Beyin ameliyatı olanlarda ve travma yaşayanlarda çok duydum böyle şeyler.huy değiştirende çok oluyormuş sessizken öfkeli,öfkeliyken sessiz olmak gibi.hatta kafa darbesiyle bile olabilen şeyler bunlar.
Annenizinki önemsiz bence o kadar büyük bir şey atlatmış ki kafanıza takmayın.
Çok geçmiş olsun

anneniz yasiyor, durumu da iyi. mutlu olsaniza, tadini cikarsaniza iyilesmis olmasinin..

@jimicik

haklisin. ilk gun yasayacak mi diye sorarken, bu konuma geldik. farkindayim.

ama yine de insan her zaman yasadigi o anki duruma gore hareket edip sorular soruyor kafasinda.

karsinizda ayni insani bulamamak aci veren bir sey.
yine de şükür elbet.

Anneniz sağ salim sizinle yaşıyor. Bırakın arada unutsun uzak insanları, daha kötüleşmediği müddetçe böyle şeylerle kalsın sadece.

Çok geçmiş olsun

yani biraz sert gibi oldu kusura bakma da, enistemi kaybettik 1.5 sene once beyin kanamasindan. oldu gitti, geri alinamayan bir durum, yapacak da hicbir sey yok.

sizin anneniz sag salim yaninizda ne guzel. bu yani.

@jimicik

est. lah. basiniz sagolsun.
bu tip hastalarda gelisim oluyor mu, olursa ne sekilde oluyor onu ogrenmek istedim.
acinizi paylasiyorum. selamlar.

öncelikle çok geçmiş olsun. çok çok ucuz atlatmış umarım bundan sonrasında torunuyla sağlıklı bir hayatı olur :)

geçtiğimiz yıl benim annaneme oldu. bir de yüksekten düştü. o ara ne işi varsa sandalye tepesinde toz alıyormuş. tansiyonla (yüksek tansiyon ve şeker vardı) mı bir şey oldu ve düştü, yoksa düştü de mi kafasını vurdu bilemiyoruz. ve yalnız yaşıyor biz 5 saat sonra filan bulduk. baygındı kulağından burnundan kan gelmişti hep. apar topar hastaneye gittik. bir aydan uzun süre kaldı. ameliyat edilmedi, sadece kan boşaltıldı yanlış bilmiyorsam. kendine gelmesi uzun sürdü. tabii yaşın etkisi çok büyük. 82 yaşındaydı.

bir senedir evdeyiz, ama ne yazık ki felç olmamasına rağmen ayağa kalkamıyor. artık bakıcı ve annemler bakıyor. bacakları ve gücü yok artık. bir senedir yatıyor. kafası ise çok değişik. bir iki ay sonrasında bayağı açıldı bir kere. ama işte dediğiniz gibi gitgeller oluyor onda da. bizi çok iyi tanıyor. her şeyi biliyor mantıklı. ama bir yandan 10 yıl önceölmüş dedemi de yaşıyor sanıyor. annesini babasını ablasını soruyor, ki hepsi öldüler. uzun süre yaşadığı evin kendi olmadığını iddia etti. annane evdesin senin evin burası diyoruz, ya bırakın saçmalamayın hadi eve gidelim diyor. on yıllar önceki evini anlatıyor bize kendi evi diye.
ama mesela mantıklı bir şekilde gazete okuyup haber dinliyor. yani kafa gitmiş diyemiyorsun çünkü bizim hatırlamadıklarımızı da hatırlıyor. mantığı da yerinde. ama işte kafası çook karışık. sanki tüm zamanları olayları alıp karıştırmışlar kafasında.
bir ara belki tv de gördü birini benzetti filan, tutturdu dedem (ki vefat etti işte) hapse girmiş diye. ona kıyafet götürelim diyordu. sonra torunu bebek doğurdu hala kabul etmiyor, onu sokaktan almışlar, öyle diyor. işte mantıksızlıklar da çok. ama bunlar normal hayata ek gibi. güncel hayatı mantıklı doğru yaşıyor bunların yanında.

işte acayip bir yerde kaldı kısaca kendisi. yaşı da büyük olunca bir şey yapamıyoruz biz. doktora da götüremiyoruz. yatalak olduğu için. anca biz sorabiliyoruz. ama anneniz çok çok daha iyi, ben sadece benzer durumları görüyoruz onu anlatmak için yazdım. çok şükür anneniz çok daha hafif atlatmış, umarım kalanlar da ilaçlarla filan zamanla düzelir. annanem bir sene önceye göre mucize bir iyileşme gösterdi, kafası da her geçen gün düzeldi. konuşmuyordu, bakmıyordu böyle hayalet gibiydi..

onun için sizin de zamanla iyileşme olma ihtimali var bence, özellikle yaşı da annaneme göre çok daha gençtir.. tekrar çok geçmiş olsun.

Tek basina yogun bakim ve narkoz bile hafizada guclukler ve kafa karisikligi yaratabiliyor ki, bu durum beyin kanamasi.
Simdi onemli olan annenizin stres yasamamasi, hafizanin huzurla da bir iliskisi var cunki. Bir seyleri karistirdiginda, olagan bir sey gibi davranmaya calisin, siz ona korkuyla veya kaygiya bakarsaniz o daha cok korkacaktir. Uzak kisiler ya da su an icin onun kafasini karistiracak kisileri cok fazla eve davet etmeyin. Bol bol sohbet edin, kafasi karisinca kisaca aciklama yapin ama mumkun oldugunca sakin olun. Yavas yavas uyum gosterecektir diye dusunuyorum. Doktorunuza hafizanin hangi bolumleriyle ilgili sikintilar yasayabilecegini sorun. O konuda onlemler alinabilir, hafiza egzersizleri yapmak vb gibi. Cok zor seyler yasamissiniz, annenoze cok gecmis olsun size de kolayliklar dilerim. Umarim derdinizi sikintinizi paylasabildiginiz insanlar vardir, kendinizi ihmal etmeyin. Iyi gunler.

bu durum muhtemelen geçicidir. zamanla hafızası düzelecektir. benim de babam beyin kanaması geçirdi. ama ameliyata gerek kalmadı çok şükür. anjiyo yapıldı baloncuk filan yoktu. kanama da kendiliğinden geçince 2 hafta hastanede yattıktan sonra taburcu oldu. söylediğin durumların benzerleri babamda da oldu. ilk zamanlar özellikle hangi ayda olduğumuzu filan bilmiyordu. taburcu olduktan sonra da bazı şeyleri karıştırıyordu. şuan 3 ay filan geçti ve tamamen düzeldi çok şükür. unutkanlık ve hafızayla ilgili herşey düzeldi. bilinç takibi yapın sürekli. doktora sorun zaten o söyler bu durumun geçiçi olduğunu.

mobilde denemek isterseniz ekşin diye bir app var güzel çalışıyor.

gecen gun yapilan reklam girisi nedir?

ee ekşın da 3. psrti uygulama. ben şifremi zaten şukela reader'a vermişim bi de ekşın'a verip riski mi artırayım?

eksin ve sukela reader, eksicep in sifre calacagini zannetmiyorum. bunlar disinda app storelar dagayet rezil ve kime ait oldugu bilinmeyen eksisozluk uygulamalari var, calinmissa bile ancak bunlardan calinmistir, bu cok bilinen/kullanilan uygulamalardan degil. bir de sozluk bence daha cok bunlara bok atip, kendi uygulamasini one cikarmak icin boyle bir duyuru yapti.

Ekşi normalleştirici vardı kurdun mu

@basond anne oldum artık yapamıyorum o işleri :D telefon kullanımım bile bozuldu

bi de çoğunlukla mobil tercih ediyorum

şukela reader kullanıyorum hala. o duyurudan sonra da güvenim sarsılmadı. bence şurda geliştiricisinin kısa süre içinde verdiği tepki ve açıklama kanzuk ve tayfasından daha çok güven verdi bana.

eksisozluk.com

ha senin sarsıldıysa şifreni değiştirip login olmadan da kullanabilirsin, sadece okumaksa amaç.

valla orhan pamuk'un karakterleri bence güzel anlatıyor türk insanını

O araçların ön camına baktınız mı? "Engelli kartı" olabilir. İlla engelli plakası takması zorunlu değil.

1. Plaka sorgulaması yapabilen bir sisteme sahip değilsen hangi araç engelli aracı bilemezsin. İşaret taşımak zorunda değil.
2. Engelli park yerleri resmi bir olay olmadığı için haksız şekilde park etmiş olsalar bile oradaki araçlar çekilmez.
3. Whatsapp olayı İstanbul'da da işlemiyor artık.

@teknikekip: baktım. irsaliye koçanı var, çünkü plasiyer araçları. tek kişi inip biniyor araca, onun da engelli olmadığını anlamak zor değil.

@nrmnm: emniyetin yok mu bu sistemi? her şikayete ceza mı kesiyorlar? Baksınlar, plakada engelli kaydı varsa kesmesinler. yoksa yapıştırsınlar cezayı. bir zahmet.

@babilbaligi; 2. maddeye geliyoruz işte, engelli park yerleri resmi bir olay değil. Sosyal sorumluluk adına ayrılıyor o park yerleri. Haksız şekilde park etmiş olsalar bile ceza kesilmez ya da araç çekilmez. Kanunlarda engelli yerine park etmek diye bir suç yok çünkü.

@nrmnm pardon anlamadım? öyle bir kanun yok mu?

Karayolları Trafik Kanunu - Trafik Cezası Madde 61/1-o

trafikcezalari.web.tr

@teknikekip; avm otoparkları vs. o tanıma girmiyor. taşıt yolu üzerinde engelli parkı diye bir şey ise neredeyse hiç yok. teoriğe değil pratiğe bakalım..

istanbul'da polis whatsapp'ı kalktı :/
dün bi teyzeyle kavga ettim. teyze yolda yaya geçidine park etmiş, biri de sileceğini kaldırmış. "vay vicdansızlar" diye diye geldi arabasına. ben de 12 kiloluk bebek arabası sürüyorum. "kim vicdansız söyleyin bana, ben nasıl geçeceğim şimdi? tekerlekli sandalyede biri olsa nasıl geçecek?" dememle ne ahlaksızlığım ne terbiyesizliğim kaldı.

arabaya binerken kafayı çarptı ama oh olsun

o zaman eski usülden devam mı? çizeyim mi?

açıkça söylemek istememiştim ama madem söyledin ben de sayayım: silecek kaldırmak/not koymak/sticker>sözlü uyarı>çizip geçme>silecek/dikiz aynası kırma>şoförüne fiziksel müdahale...

cesaret, karakter, kendine güven gibi durumlara bağlı olarak uygun olanı seçeceksin. yaşadığım için biliyorum polisten hayır gelmiyor.

3. ataşehirin göbeğinde katı atık merkezi var

@la noix
Katı atık merkezi düşünülen atık arazisi görüntüsü vermiyor değil mi? Bana ayrıca biraz öyle bir arazi gerekiyor çekim için.

1)Biz askeriyede anlaşmalı firmalarca gelinip alınırdı haftada 1 olmak üzere.
2)Evet normal bir araç ile alınıyor zaten kalın kırmızı poşetlerde muhafaza ediliyor ama öyle çöp gibi press yapılmıyor.
3)Büyük çöplük alanları var şehir dışlarında. Ankara için Mamak Çöplüğü var mesela.

1) Yakılan da var yüksek sıcaklıkta işlem gören tıbbi atıklar da var. Bir atık yakma sisteminin verimli(maliyet-performans) olarak çalışması için atığın nem miktarının çok düşük olması gerekir. Böylelikle nemi uçurmak için ekstra işleme tabi tutulmaz ve bu da enerjiden tasarruf demek.

Yüksek sıcaklıkta işlem gören tıbbi atıklar ise, dezenfekte olduktan sonra katı atık depolama sahasına götürülürler.

2) Hastanenin evsel atıkları, evsel atık toplama araçlarınca alınır. Geri dönüşüm atıkları, geri dönüşüm araçlarınca alınır. Tıbbi atıkları ise, tıbbi atık araçları ile alınır. Ve evet atık toplama işi belediyededir. Belediye isterse kendi araç ve görevli filosunu kurup bu atıkları toplar, isterse de taşerona verir ona toplatır.

3) Normal çöpler dediğiniz evsel atıkları kastediyorsunuz sanırım. Evsel atıklar, katı atık depolama sahalarına götürülürler. Bu sahalar, genelde şehrin dışında inşa edilir ki koku problemi ile yaşayanları rahatsız etmesinler.

Umarım bu bilgiler işinize yarar.

Ara kanama deniliyor. Ostrojen dozunun degismesi lazim

cok tesekkur ederim cevap icin. bu acil bir durum mu? bir de ilacin korumadigi anlamina mi geliyor?

şimdi buna nasıl cevap vereyim bilemedim. hiç kullanmamaya göre koruyuculuğu elbet var ama ideal değil

Kız ark döngüsü de duzensizlesmisti kullandıktan sonra

hap kullanıp düzensiz regl olan çok, zaten haplar hormon düzeylerini değiştirdiği için mens tarihlerinde kaymaların olması en sık görülen yan etkilerinden biri oks'lerin. paniğe mahal yok. kanama sıklığında ve miktarında bariz değişim olursa kadın doğum hekimine görünmek gerekebilir.

tuvalet kağıdı kurum, su biz

adalette de öyleydi. her ay maaştan 7 lira gibi bir şey kesiyordu mutemet.(dilekçe almışlardı bunun için) tuvalet kağıdı, peçete, su onunla alınıyordu. bazı aylar para artınca yemekhaneye turşu, mayonez,ketçap aldıkları da olmuştu:)

ama tabii bahsettiğim kurumda 300 kişi filan çalışıyordu, sayı azsa onla uğraşmıyordur kurum, kendiniz alın diyebiliyor olabilir. bir de tabii hizmet verilen bir kurum olduğu için bunlar zaten alınıyordu, o yüzden iş yükü yaratmıyordu alımları.

çay ocağınının malzemeleri de gene cepten. devletin böyle şeylere para ayırması biraz saçma olurdu.

Bizde 35 kesiliyor. Tuvalet kagidi alınıyor. Bir de evlenenlere falan altin alınıyor o parayla :)

su ve tuvalet kağıdı dediğimiz şey mutlaka olması gereken şeyler. işte çalışmak için bir şeylere para ödemek çok saçma geliyor. perdeleri bile memurlar alıyor. sadece bizim kurumda mı bi sorun var onu öğrenmek istemiştim. teşekkürler.

tuvalet kağıdı tamam da suyu niye kurum karşılamalı? sizin eve damacana suyu belediye bedelsiz mi getiriyor?

o nasil bir sey yaaa. su sebili yerine cay ocagindan su soyluyoruz o da piyasanin yari fiyatina neredeyse. diger seyler dogal olarak ucretsiz. cok sasirdim.

bizde ikisi de beleş.

Tuvalet kağıdı kah kurum kah biz, su ve sebil biz.Çay may da biz.

la noix valla tuvalet kağıdını da belediye vermiyor biz evimizde kendimiz alıyoruz.

kurumun cebinde akrep var. mükelleflere aldırıyordur kesin :)

ironiden anlamıyorsan şu örneği vereyim o zaman
avm'ye gittiğinde suyu dağıtıyorlar mı? tuvalet kağıdı tuvalette var mı?

su ve tuvalet kağıdına gelene kadar verdiğin gelir vergisini bi düşün bordrodan. en azından suyu da tuvalet kağıdını da direkt sen kullanıyorsun. duble yollara ya da ayakkabı kutularına girmiyor